Prof Dr. Ersan ŞEN: Kumar, Bahis ve Şans Oyunları Oynatma Suçu

Amatör ve profesyonel futbol disiplin kurullarının kararlarına yönelik itirazlarda Tahkim Kurulu Talimatı’nda gösterilen usul uygulanmaktadır. Maddesine göre Disiplin Kurulu[110]; “Amatör Futbol Disiplin Kurulu” ve “Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu” olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Amatör ve profesyonel futbol disiplin kurulları, TFF Yönetim Kurulu’nun onayı ile TFF Başkanı tarafından dört yıl görev yapmak üzere atanan birer başkan ve altışar asil üyeden oluşmaktadır. Atanan asil ve yedek üyelerin fakülte veya yüksek okul mezunu olmaları gerekmektedir[111]; ancak başkan, başkan vekili ve raportör olarak görev yapacak olanların Hukuk Fakültesi mezunu olmaları şarttır. Diğer üyelerin faal olmayan antrenör, hakem ve futbolcular arasından atanmasına özen gösterilir.

Özerk federasyonlar, uluslararası federasyonların öngördüğü kurulları oluşturmak zorundadır. Özerk federasyonların; genel kurulların toplanması ve çalışmalarına ilişkin usul ve esaslar ile kimlerin oy kullanabileceği ve GSGM Tahkim Kurulu ile ilişkileri “GSGM Özerk Spor Federasyonları Çerçeve Statüsü[68]” ile belirlenmiştir. Özerk federasyonlarca hazırlanacak ana statü, söz konusu Çerçeve Statü’ye aykırı olamaz. C. Hâkimlik ve savcılık mesleğiMadde 140.- Hâkimler ve savcılar adlî ve idarî yargı hâkim ve savcıları olarak görev yaparlar. Bunlar, hâkimler ve savcılara ait esaslar dairesinde sınıflandırılır ve derecelendirilirler, hâkimlere ve savcılara tanınan her türlü haklardan yararlanırlar.D. Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olmasıMadde 141.- Mahkemelerde duruşmalar herkese açıktır.

  • Devlet, yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının aile birliğinin, çocuklarının eğitiminin, kültürel ihtiyaçlarının ve sosyal güvenliklerinin sağlanması, anavatanla bağlarının korunması ve yurda dönüşlerinde yardımcı olunması için gereken tedbirleri alır.
  • Çok önemli istisnalar haricinde, nafakayı ödemekle yükümlü kılınan tarafın maaş ve gelirlerinde artış olsa dahi nafaka miktarı değiştirilmemektedir.
  • Görünen o ki, Ankara 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, ilgisiz bir hükmün iptalini istemiş, Anayasa Mahkemesi de bu ilgisiz hükmü, bir başka gerekçeyle de olsa, iptal etmiştir.

Erişim Sağlayıcıları Birliği, özel hukuk tüzel kişisi niteliğindedir. Bu birliğe üye olmayan internet servis sağlayıcıları (Örn, TUrkcell, TTNET, Kablonet vb.) faaliyette bulunamazlar. Birlik tarafından erişim sağlayıcıya gönderilen içeriğe erişimin engellenmesi kararının gereği derhâl, en geç 4 saat içinde erişim sağlayıcı tarafından yerine getirilir. İnternet marsbahis veya web sayfasına erişimin engellenmesi; internet üzerinden yayımlanan haber, video, fotoğraf, yorum vb. Içeriklerle kişilik haklarının veya özel hayatın gizliliğinin ihlali, suç işlenmesi, kamu yararı bulunması gibi nedenlerle öncelikle hukuka aykırı içeriğin bulunduğu internet sitesindeki URL’ye, ihlal bu şekilde giderilemediği takdirde tüm internet sitesine erişimin engellenmesini ifade etmektedir. İdari işlemler hukuka uygunluk karinesinden yararlandıklarından idari işlemlere karşı dava açılması idari işlemlerinin yürütmesini durdurmaz. Ancak açılacak iptal davasında yürütmenin durdurulması kararı verilirse bu durumda işyeri dava sürerken de faaliyetlerine devam edebilir. Aynı yıl içinde üç defadan fazla faaliyetten men edilen işletmelerin ruhsatı iptal edilecektir. Ayrıca bu işletmeler aleyhine idari para cezası kesilmesi de mümkündür. Bir suçtan yargılanan veya mahkum edilen insanı rahatsız eden önemli bir konu da, yalnızca cezalandırılmaktan duyduğu endişe değil, aynı zamanda sabıkalı hale gelmesi ve hakkında adli sicile kayıt düşülmesidir. Arama ve elkoyma; suç işlediği şüphesi altında bulunan kişinin özel hayatın gizliliği ve korunması hakkı ile konut ve iş yeri dokunulmazlığı hakkını ve mülkiyet hakkını kısıtlayan bir yargılama tedbiridir. Arama ve elkoyma, adından da anlaşılacağı üzere “ceza” olmayıp, yargılamada maddi hakikate…

Kısaca ifade etmek gerekirse, yerel yönetimler, bir bölgede oturanların o bölgede oturmaları nedeniyle bulunan ortak ve genel idari menfaatlerini korumak ve bu menfaatlerin gerektirdiği işleri görmek amacıyla tanınan özerkliktir. Maddesi, yerel yönetimleri; il, belediye ve köy halkının ortak yerel gereksinimlerini karşılayan ve genel karar organları seçmenler tarafından seçilen kamu tüzel kişileri olarak tanımlamaktadır. Hizmet yerinden yönetimi ise, belirli bir hizmetin merkez teşkilatından ayrı ve hukuki bir varlığa sahip kuruluşlar eliyle görülmesi, yönetilmesi anlamına gelmektedir. Yerel yönetimde özerklik, bir bölgede oturanlara tanındığı halde, hizmet yerinden yönetiminde özerklik, hizmetin kendisine tanınmaktadır. Bu hüküm dışında merkezi idarenin (Devlet Bakanlığı’nın) TFF üzerindeki gözetim ve denetim yetkisini bu biçimde somutlaştıran başka bir hüküm bulunmamaktadır. Ayrıca, anılan düzenlemede Devlet Bakanlığı’nın yetkisi, TFF Başkanı ya da Yönetim Kurulu’nu doğrudan görevden alma biçiminde değil, sadece bu konuda karar alınmak üzere (hiç kuşku yok ki genel kurulun kararı, başkanın ya da yönetim kurulunun görevde kalması biçiminde de olabilir) Genel Kurulu “olağanüstü” toplantıya çağırabilmekle sınırlıdır[97]. Maddesinde, “Bu kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır” hükmü, 27/1. Maddesinde de “…onbeşgün içinde sulh ceza mahkemesine başvurabilirler” hükmü düzenlenmiş olup, bu hüküm yasanın genel hükümleri arasında yer aldığından, tüm idari yaptırım kararlarına karşı sulh ceza mahkemesine itiraz yolu açılmıştır. Bir siyasi partinin 68 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına, ancak, onun bu nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi halinde karar verilir.

Eşyanın sahibi dolaylı etkilenir (imara aykırı yapının yıkılması veya ruhsata uygun hale getirilmesi gibi). Meclis, bu süre dolmadan seçimin yenilenmesine karar verebileceği gibi, Anayasada belirtilen şartlar altında Cumhurbaşkanınca verilecek karara göre de seçimler yenilenir. – Devlet, istiklâl ve Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müsbet ilmin ışığında, Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda ve Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır. Devlet, maddî imkânlardan yoksun başarılı öğrencilerin, öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar. Devlet, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır. Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbî deneylere tâbi tutulamaz. – Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. – Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez. Anayasa Değişikliği Teklifinin önerdiği sistemde, mevcut 116’ncı maddenin aksine, Cumhurbaşkanının seçimleri yenilemesi için öngörülmüş bir şart yoktur.

“Yayın” kavramı radyo ve televizyon için kullanılırken, basılı eserler için “yayım” kullanılır. Ancak günlük kullanımda “yayın” kelimesinin tercih edildiği görülmektedir. Her ikisi de, düşünce açıklama hürriyetinin bir kullanım biçimi olan ve demokratik toplumda halkın haber alma hakkını ve dolayısıyla da haber verme hakkını … Türk Ceza Yargılamasında muhakeme iş ve işlemleri, bir suçun işlendiği izlenimini veren bir halin cumhuriyet savcısı tarafından öğrenilmesi ile başlar. Bu durumda cumhuriyet savcısı, Ceza Muhakemesi Kanunu m.160 uyarınca işin esasını araştırmaya başlar.

Öyle ki yabancı ülke hukukları incelendiğinde, Türk hukukundaki süresiz nafaka düzenlemesinin pek kabul görmediği hatta en ağır uygulamalardan birisi olduğu söylenebilecektir. Asliye ceza mahkemesinde görülen bazı davalarda avukat tutma zorunluluğu olmamasına rağmen, yargılamaların bir ceza avukatı vasıtasıyla takip edilmesi hak kayıplarını önleyecektir. Asliye ceza mahkemesi duruşmalarında, yargılama faaliyetini yapmak üzere bir hakim ve iddia faaliyetini yapmak üzere bir savcı bulunur. Son olarak Kabahatler Kanunundan esinlenerek aynı düzenlemenin disiplin hukuku için de “disiplin usul kanunu” olarak düzenlenmesi gerektiğini ifade etmek istiyoruz. Bu maddeye göre cezayı kolluk verecek olup, belediye cezaları içinde yer almamaktadır. Bu hükmün de, yıllardır her yıl yaşanan, özensiz kurban manzaralarından esinlenerek konulduğu anlaşılmaktadır. Gerçi, ülkemizde kurban dışında da hayvan kesiminin rasgele her yerde ve her koşulda yapıldığı bilinmekte olup, bu hükmün bunu önleme amacına hizmet etmesi beklenmektedir.

Bu ayrım uyarınca idarenin kamu gücü kullandığı ve kamu hukuku alanına giren işlem ve eylemleri idari yargı, özel hukuk alanına giren işlemleri de adli yargı denetimine tabi olacaktır. Buna bağlı olarak idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda yasa koyucunun geniş takdir hakkının bulunduğunu söylemek olanaklı değildir.”[47] Nitekim AYM benzer gerekçelere, daha önce imar para cezalarına karşı sulh ceza mahkemesini görevli kılan 3194 sayılı yasanın 42. Maddenin iptaline ilişkin kararında yukarıda anılan gerekçenin devamında “daha ağır suç oluşturan eylemler için verilen idari para cezalarına karşı yapılacak başvurularda konunun idari hukukundan çok ceza hukukunu ilgilendirmesi nedeniyle adli yargının görevli olması doğaldır” görüşüne de yer vermiştir[49]. Ancak bu düşünceyi de kabul etmek Anayasanın yargı ayrılığı tercihi karşısında olanaksızdır. Hatta, bu görüş yasa koyucunun son zamanlarda pek çok adli cezayı idari cezaya dönüştürmesi ve kabahat nevinden suçları TCK kapsamından çıkarıp idari suça (kabahat) dönüştürmesi iradesi ile de çelişmektedir. Yasa koyucunun bu tercihi ile basit bazı suçlarla ceza yargısının meşgul olmaması, idari tedbir ve cezalarla konuya müdahale edilmesi tercih edilmiştir. Hal böyle olunca da, adı üstünde “idari ceza” olan bu işlemler tipik idari işlemler olup, ceza hukuku ile ilgisi yoktur. Bu işlemleri ceza yargısının uğraş alanından çıkarıp kanun yolu olarak tekrar ceza yargısına yönlendirmek, yukarıdaki saikle bağdaşmamaktadır.

Parlamenter demokrasiye, Anayasa ile kabul edilen sisteme, Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerine ters olan bu seçim usulünün, özellikle “sorumsuz Cumhurbaşkanı” kuralından dolayı isabetli olmadığını söylemek isteriz. Şimdi halkın seçeceği Cumhurbaşkanının “de facto” olarak “Devlet Başkanı” sıfatı ile Ülkeyi yöneteceği söylenmektedir ki, Anayasa ve kanunlar karşısında bu düşünce tartışmaya dahi açılıp savunulamaz. En azından Anayasa ve yönetim sistemi değişmedikçe, Türkiye Cumhuriyeti’nde parlamenter sistem geçerliliğini korumaya devam edecektir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Bağlantılı suçlarda yetki” başlıklı 16. Maddesinin ikinci fıkrasına göre, “Bağlantılı ceza davalarının değişik mahkemelerde bakılmasına başlanmış olursa, Cumhuriyet savcılarının istemlerine uygun olmak koşuluyla, mahkemeler arasında oluşacak uyuşma üzerine, bu davaların hepsi veya bir kısmı bu mahkemelerin birinde birleştirilebilir”.

Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen kulüp temsilcileri, kulüplerinin başkanı veya yönetim kurulu üyesi iseler, seçilmekle bu sıfatları sona erer. Başkan tarafından teklif edilen MHK Başkanı ile asıl ve yedek üyeleri, TFF Yönetim Kurulu tarafından atanır. Özerk federasyonların ceza veya disiplin kurullarınca verilen kararlara karşı GSGM  bünyesinde oluşturulan Tahkim Kurulu’na itiraz edilebilir. Tahkim Kurulu’nun görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul ve esasları “GSGM Tahkim Kurulu Yönetmeliği[69]” ile belirlenmiştir. “Spor faaliyetlerinin denetimi ve düzenlenmesi görevi bir kamu hizmeti olarak idareye verilmiştir[50]”. “3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun[51]” ile kurulan GSGM, Devlet Bakanlığı’na bağlı[52], katma bütçeli[53] ve tüzel kişiliği haiz bir “kamu kurumu”dur.